27 Şubat 2018 Salı

     
                      🔻The Bank Job


     1971 yılında Londra'da meydana gelen gerçek bir banka soygunundan esinlenerek sinemaya aktarılan bir film.
     Hırsızlar Londra'daki Baker Street'te bulunan bir bankanın kasasına tünel kazarak girdiler ve  milyonlarca nakit değerindeki para ve mücevheri yağmaladılar. Bu olay basında birkaç gün yer aldıktan sonra üstü kapatılıyor çalınanlar ve hırsızlar asla bulunamıyor.
     Başta kraliyet ailesinin toplumdaki saygınlığını korumak için gerceklestirilen bu olaya üst düzey devlet görevlileri de dahil oluyor. Hırsızların masum kaldığı bu banka soygununda cinayet, yolsuzluk ve ahlaksızlık skandalları patlak veriyor.
  
                         ###############

      2008 yapımı olan filmde başrolde Jason Statham'ı görüyoruz. Onun içinde olduğu aksiyon, suç, gerilim tarzı filmler kendini izletmeyi başarıyor. Gerçekten de etkileyici ses tonu ve üstün oyunculuğuyla bu filmde harika oyanmış. Çok fazla vurdulu kırdılı sahne yok içerisinde filmin baştan söyleyeyim.
      Konusu itibariyle gerçek hayatta yaşanılan bir olaydan bahsedildiği için bende oldukça merak uyandırdı. Gerçekçiliği yüksek olan filmleri seviyorsanız bu filmi de seveceksiniz. İzlerken sıkılmadığım sonunu merak ettiğim bir film oldu.
      Bir de bu Jason Statham'ı ben Türklere benzetiyorum ne hikmetse. Adam ingilizce konuşuyor sanki dublaj yapıyorlarmış gibi geliyor bana😂. Sanırım saçlarının durumundan dolayı olsa gerek. Hafif kellik yaşayan Türk erkeklerinin saç şekli gibi. Neyse 40 yıllık Hollywood aktörünü de Türk yaptım ya helal bana doğrusu.
       Uzun lafın kısası arkadaşlar bu tarz filmleri seviyorsanız izleyin derim. Hele Jason hayranıysanız kaçırmayın.
      








      


24 Şubat 2018 Cumartesi


                    🔻Secret Garden

      2010 yılında Güney kore'de SBS kanalında yayınlanan bir TV dizisidir. Başrollerinde Hyun Bin ve Ha Ji Won yer almaktadır.
      Konusu: Kim Joo Won (Hyun Bin) zengin, aşka inanmayan ve büyük bir alışveriş merkezinin CEO'sudur. Gil Ra Im (Ha Ji Won) ise ünlü oyuncuların aksiyon sahnelerinde kullandıkları basarılı bir dublördür. 
       Kim Joo Won'un kuzeni aynı zamanda bir Hallyu Star olan Oska'nın (Yoon Sang Hyeon) skandalları meşhurdur. Eski kız arkadaşıyla olan sorununu çözmek için Kim Joo Won'dan yardım ister. O da Oska'nın kız arkadaşını Gil Ra Im zanneder ve bu yanlışlık sayesinde tanışırlar. Kim Joo Won, Gil Ra Im'in güçlü karakterinden etkilenir ve ona aşık olur. Sürekli etrafında dolaşmaya ve karşısına çıkmaya başlar. Bir gün yanlışlıkla girdikleri bahçede bir içecek içerler ve bedenleri yer değiştirir. Bu durum zaman zaman tekrarlanır ve ikili  hem eğlenceli hem de zor zamanlar yaşarlar.
        Konusu itibariyle diğer kore dizilerinden oldukça farklı. Temelde zengin adam fakir kız konseptine dayansa da başrollerin beden değiştirdiği bir dizi daha önce izlememistim. Fantastik, romantik, komedi, dram gibi bir çok türü de içinde barındıran efsaneleşmiş bir dizidir.                         Hyun Bin'i daha sonra Hyde Jekyıl and Me de izlemiş de olsam hala Secret Garden dizisinde ki Kim Joo Won karakteriyle hatırlıyorum. Dizide giydiği pahalı ama bir o kadar rüküş esofmanları dizi yayınlandıktan sonra herkes alıp giymeye başlamış. İzlediğim birkaç dizide de Kim Joo Won karakterine yapılan birçok göndermeler vardı.
         

        Dizide birçok replik insanların diline dolanmış,  birçok sahne efsaneler arasında yerini almıştı. Hyun Bin çıtayı Allahu Ekber dağlarına çıkarmayı başarmış ve uzun bir süre hafızalardan silinmeyen bir karaktere imza atmıştı.Bu diziyi izleyip ona hayran olmayan yoktur heralde. Sadece üç dizi bir filmini izlemiş olmama rağmen Güney Kore'nin en iyi oyuncularindan biri olduğunu düşüyorum. 




22 Şubat 2018 Perşembe


                   🔻Kill Me Heal Me


    Benim en iyi kore dizileri listemde olan muhteşem bir dizi. Başrol oyuncularıyla, konusuyla ve kendine has tarzıyla çok beğendiğim unutulmazlarım arasina çoktan girdi.
    Çoklu kişilik bozukluğu olan bir adam ile psikolog olan bir kızın aralarindaki aşk ve geçmişten gelen bağlarını konu alıyor dizi. Zaman zaman yaptığı ters köşeleriyle şimdi ne olacak diye diğer bölümü heyecanla açıp izlemiştim.
     Ji Sung 7 farklı karakteri o kadar başarılı canlandırıyor ki hayran kalıyorsunuz. En çok Yo Na kişiliğini sevmiş ve çok gülmüştüm. 17 yaşında lise öğrencisi bir kızı o kadar güzel canlandirmisti ki hayran kalmamak elde değildi.
      Komedi unsurları da çok güzel yerleşmişti diziye. Yo Na'nin Oh Ri On'a olan takıntılı aşkı ve pembe ceketi yine unutulmazlar arasındaydı.
       Karakterlerin birbiriyle olan uyumu da müthişti. Dizi akıp gidiyor adeta. Çabuk bitti diye üzülmüş keşke 3 5 bölüm daha olsa demiştim. Bu diziyi izleyip de beğenmeyen birisi olabileceğini düşünmüyorum. İzlemeyenler için daha fazla geç kalmayın derim.
        


🔻Eleştir Beni-Ufak Tefek Cinayetler 16.bölüm- Dedektif Pelin



     Merhaba arkadaşlar. Eleştir beni köşemizde dikkatle izlemiş olduğum ufak tefek cinayetler dizisi var. 
     Dizimizin neden bu köşeye düştüğünü izlemeyenler için kısa bir özet geçelim. Pelin Serhan'ın otelde kaldığından şüphelenir ve bunun doğruluğunu kanıtlamak ister. Önce resepsiyonisti birkaç vaatle kandırmaya çalışır ama başarılı olmayinca başka bir plan arayışına girer.
      Evde Taylan'la otururlarken Taylan ona bir akıl verir. Der ki oteldeki oda anahtarlarını alarak bütün odaları dolaşıp bul Pelin. Duyduğunuz anda sizlere de saçma gelen bu fikir Pelin'e muhteşem bir fikirmiş gibi gelir ve Pelin otele gider, anahtarları alir.
       Yahu koskoca otelde odalar tek tek gezilerek Serhan'ı nasıl bulacaksın Pelin dememize fırsat vermeden Pelin'in girdiği 3. oda Serhan'ın odası oluverir. Biz şok!
       Ve ne hikmetse Pelin'in girdiği bütün odalar boştu. Otelde güvenlik kamerası da olduğu muamma. Elini kolunu sallayarak girip çıktı. Biraz gerçekçilik payı eksikti.
        Gerçi Taylan'ın verdiği fikir bu kadar olur. Bu arada Taylan demişken benim dizide en çok güldüğüm karekter o. Yani olaylara şizofrenik bakış açılarıyla yaklaşması ve tepkileri gerçekten komik.

       


21 Şubat 2018 Çarşamba

 
🔻Eleştir Beni -Ufak Tefek Cinayetler 15.bölüm- Bir Tuhaf Yangın Meselesi 



    
       Herkese merhaba. Öncelikle söylemek istiyorum ki ufak tefek cinayetler dizisi benim tv'de nefes almadan izlediğim, tv'nin sesisini son ses açıp ekrana kilitlendiğim bir dizi. Sadece benim üzerimde böyle bir etki yapmadığı aşikar çünkü reytingleri bir hayli iyi.
         Ancaaakk bu hafta neydi yahu. Saatlerce bir okulun yanmasını izledik resmen. O kadar çok hata vardı ki dizide anlat anlat bitmez. O zaman başlayalım.
         Okul yandı evet ama izlerken ekran başında da bizim beyinler yandı. Okulun tiyatro salonunda yangın çıktı ve sevgili öğretmenimiz çocukları olduğu gibi kulise tıktı. Uzun bir zaman orada kaldılar ve dumandan etkilenen hiçbir öğrenci olmadı. Bunu şundan dolayı söylüyorum. Yangının merkez yeri tiyatro salonu olmasina rağmen Nilay ve Berk daha çok etkilendi dumanlardan.
         Oya ve Serhan'ın birlik olup okula girerek çocukları kurtarması tamam da itfaiyeciler oradayken kahramanlığa lüzum var mıydı bilemedim. Sanki Oya ve Serhan itfayecilere yangın çatıda deyip onları oyalarken hızla bodrumdan girerek çocukları kurtarmaya çalışıyorlarmış gibi bir hava vardı.
          Yangın başladığı anda çalması gereken yangın alarmı neden çalmadı? Nilay derste koklayarak hocam yangın var galiba diyerek anlayacaksa yangın çıktığını o koleje o kadar para vermek niye?😄
          Okuldan çocukların ara ara beşer altışar çıktığını gördük. Bu çocukların öğretmenleri neredeydi? Yangın öğrenciler dersteyken çıktığına göre öğretmenleri onları bırakıp hızla kaçtılar heralde. 🔥🙋
         Anlayamadığım bir diger durumda yangın anında hangi müdür yardımcısı velileri tek tek arayıp, okulun bahçesine toplayıp neden olayı daha da büyütmeye çalıştığı oldu. Bizim okulda başına bişey gelmediği sürece veli aranmazdı. Bunlar kolejli diye mi hemen haber verdin sevgili müdür yardımcısı. Vallahi bu konuda cahil kaldım aydınlatın beni.
       Diğer bir durumda okul yolu velilerin araçlarından kapanmışken veliler arabaların üzerinden atlaya zıplaya okula girmişken ambulans nereden girdi o okulun bahçesine? Başka bir yoldan desek o da pek mümkün görünmüyor gibi. AA bak Oya okulun başka bir girişini biliyor ve ambulans şoförünü uyarmış olabilir.😄 Başka bir açıklama aklına gelen var mı? Yok sanırım.
        Son olarak da neden sadece herkesin burun çevresi dumandan is olmuştu. Yangından bir sürü çocuğu kurtaran bir iki tanesini kucağında taşıyan Oya ile Serhan'ın az üstü başı kirlenseydi yahu. Valla bu bölümü izlerken tepindim resmen. Senarist yıllık izine çıkmış senaryoyu Mila ile Berk elele verip yazmış gibiydi.
        Diyeceğim o ki yandık senarist yandık yandırma bizi okulu yakıyorum diye kandırma bizi😄 çünkü yemedik.
         Hoşçakalın🤗
          
       
              🔻Eleştir Beni Köşesi 😉
   
    Merhaba arkadaşlar. Yeni bir köşe açmış bulunmaktayım. Adından da anladığınız üzere eleştir beni köşesi.
     Bazen dizi veya filmleri izlerken öyle beyin yakan sahneler koyuyorlar ki tahammül etmek imkansız oluyor.
      Diziler için biraz daha anlayışlı davranabilirim. Haftada 2 saati aşkın süre dizı çekiliyor ülkemizde. Haliyle senaristin oyuncunun yönetmenin hata yapması normal. Geçen Istanbullu Gelin'in son bölümünü izleyememiştim ve star tv nin kendi sitesinden izleyeyim dedim. Bölümü açtım ve videoda sağ altta süre olarak 2.40 görüldü. Bende yanlışlıkla fragmanı actim zannettim. Arkadaşlar meğerse o bölümün suresiymiş😲. Yahu 2 saat 40 dakika dizi mi olur. Vallahi bir haftada nasıl yetistiriyorlar helal olsun.
      Filmler için bu kadar anlayışlı olamayacağım. Sonuçta senorya dizilerdeki gibi yarım değil. Demek istediğim dizlerde bir sahne çekilirken diğer sahnenin senaryosu daha mutfakta pişmekte. Hal böyle olunca kafa karisilikları olması doğal. Ama filmlerde senaryoların gözden gecirilebileceği bir zaman olduğunu düşünüyorum.
       Uzun lafın kısası sevgili okurlar bu köşede bangır bangır eleştir beni diye bağıran konulara değineceğiz. İzlerken yok artık bu kadar da ne yahu dediğimiz ya da ne yaptın sayın senarist yaktın beynimızi be tarzında çıkışlarımızın olduğu bir köşe olacak. Şimdiden hepimize hayırlı olsun.🤗

    


  🔻Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
                         -John Perkins-


     John Perkins'in kendi hayatından kaleme aldığı bu kitabı elimden bırakmadan merakla okudum. İçerdiği bilgiler bir o kadar şaşırtıcı olsa da evet aslında durum tam da bu olmalı dedim.
     Gelişmiş ülkelerin ekonomik tetikçiler  ve şirketokrasi sayesinde bizleri nasıl sömürdüğü gözler önüne seriliyor. Okudukça biz insanoğlu kendimize bunu neden yapıyoruz diye düşünmeden edemedim. Aslında fabrikalarda, şirketlerde bu kadar çok çalışmadan da sahip olduğumuz şeylere erişebilecek durumda olduğumuzu öğrendiğimde bir hayli üzüldüm açıkçası. Söylemek istediğim günde iki saat çalışıp geri kalan zamanlarda boş boş vakit geçirmek değil. Kendimize ve ailemize daha çok zaman ayirabileceğimiz, gün içinde birkaç hobimizi gerçeklestirebilecegimiz yani daha mutlu olabileceğimiz şeyler de yapabilmemizin mümkün olabileceği.
      Daha güzel daha huzurlu gerçekten savaşların olmadığı bir dünya mümkünmüş arkadaşlar. İçinde bulunduğumuz düzen tamamen biz insanların uydurmuş olduğu bir düzen ve değiştirmek mümkün. İnsanların açlıktan ölmediği, bizlerin köle gibi çalışmadığı gerçekten insanca yasayabileceğimiz bir dünya biz istersek hemen olabilecek bir dünyaymış. Evet hepimiz zaten bunları biliyorduk belki ama gelişmemiş ülkeleri tamamen yasal ama etik olmayarak kendilerine bağımlı hale getirmiş bir ülkenin insanı olan John Perkins'in kendi ağzından yaptığı itirafları okuyunca gerçeklerle bir kez daha yüzleşiyoruz.
      Bu kitabı mutlaka okumalısınız arkadaşlar. Asla pişman olmayacak hatta bilinçleneceksiniz. Bu kitabın 3 devam kitabı daha var ve toplamda 4 kitap. Ekonometri, iktisat, Siyasi Bilimler gibi bölümler okuyorsanız zaten kesin okuyun. Ama üniversite okuyan ya da okumayan herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hoşcakalın.


               🔻Gentilmen Dignty

              
 
     Kore dizilerinin klasiklerinden biridir. Kore hayranı olup da izlemeyen yoktur diye düşünüyorum. Hatta bu diziyi izledikten sonra kore dizilerinde çıtayı epey yükseltmiş oluyorsunuz.
      Romantik komedi türünde oldukça sıcak sizi hemen içine alan bir dizi. Hatta oldukça komik sahnelere sahip bir dizi desek yanlış olmaz. Ben komedinin biraz kültürle özdeş olduğunu düşünenlerdenim. O ülke toplumunun gündemindeki bir konu dizi içerisine konulup komedi haline getiriliyor olabilir. Sizde eğer toplumun kültürüne hakim değilseniz gülmeniz pek de mümkün olmuyor.
       Ancak bu dizide gerçekten gülüyorsunuz emin olun. Hele başrol erkek dörtlüsünün bölüm başlarındaki kısa komedi kesitleri gerçekten kahkaya boğuyor. İzleyince asla pişman olmayacağınız hatta tekrar izlemek isteyeceğiniz bir dizi.
       Olay örgüsü bu dört çiftimizin arasında geçiyor. Eğlenceli sıkılmadan izleyebileceğiniz bir dizi. Ben başlayın derim. Hatta ülkemizde Kiraz Mevsimi olarak uyarlandı. Bire bir aynı olmamakla birlikte fazla bir esinlenme söz konusuydu. Seveceginizden eminim. İyi seyirler.
     

   
                   🔻Seven Sisters 

                  

    Biraz da bilimkurgu tarzında film izlemek istiyorum diyorsanız işte size harika bir bilimkurgu film önerisi.
     Önce biraz konusundan bahsetmek istiyorum. Dünya nüfusu giderek artmaktadir ve bu önlenemez bir hal almistir. Dünya'daki kaynaklar insanlara yetersiz gelmeye başlayınca çözümü her aileye tek çocuk sisteminde bulmuşlardır.
      Fakat insanların biyolojik durumu bozulduğundan çoklu doğumlar görülmektedir. Filmde 7 tane birbirinin aynı yediz kız kardeşin hikayesi anlatılıyor. Anneleri doğumda ölünce büyükbabalari tarafından gizli saklı büyütülmeye başlarlar. Hepsi Karen Settman kimliğinin altında tek bir kişi gibi yaşarlar. Hepsine haftanın günleri isim olarak verilmiştir ve hepsi kendi gününde Karen Settman olarak dışarı çıkar.
      Bir gün kardeslerden birinin eve gelmemesi sonucu olaylar gelişir ve hersey içinden çıkılmaz bir hal alır.
       Evet filmin özeti kısaca böyle arkadaşlar. Bilimkurgu seviyorsanız merak uyandirdiğına eminim. Fazlaca tavsiye edebileceğim bir film. Özellikle Noomi Rapace'in 7 farkli karakteri muhteşem bir sekilde canlandirmasina hayran kaldim diyebilirim. Sanki gercekten 7 farkli kadin karakter izledim. Daha sonra tekrar izleyeceğim filmler arasına koydum bile. İyi seyirler.




20 Şubat 2018 Salı


             🔻Dirty Dancing
               

    Bu filmi hala izlemediniz mi? Size inanamıyorum. Klasikleşmiş aşk filmlerinden biridir aslında bilenler bilir. Hem romantik hem de dans konulu olan şahane bir film.
     Öncelikle filmi izledikten sonra dansa baya bir doyuyorsunuz çünkü başrol oyuncusu Patrik Swayze aynı zamanda da bir dansçı. Çekildiği dönem göz önüne alınırsa bence hala günümüz dans konulu filmleriyle yarışır hatta bir çoğunu geride bırakır.
      Final sahnesinde yaptıkları dansı film bittikten sonra tekrar tekrar açıp izledim oldukça hoştu çünkü. Ayrıca final sahnesinde çalan şarkıda klasiklemiş bir şarkı olan "The time of my love."
      Bir de günümüz modasında gerçekten bir geçmişe dönüş söz konusu. Başrol kızın giymiş olduğu bir çok kıyafet şu an birçoğumuzun dolabında😁. Bunu şundan dolayı söylüyorum. Eski filmleri izlerken bazen dönemin modası beni çok rahatsız eder ve filme odaklanamam. ( Ya da film sarmaz bu bahanesi😁) Sizde de böyle bir sorun varsa dönem kıyafetleri hiç rahatsiz etmiyor.
      Uzun lafın kısası izleyin arkadaşlar. Yani romantik tarzda filmleri seviyorum diyorsanız oturun izleyin.


   

             🔻Büyülü Çift - Kate&Leopold



    Eski bir film olmasına rağmen izledikten sonra neden daha önce izlemedim dediğim bir film oldu. 
    Zamanda yolculuk yapılan filmler her zaman ilgimi çekmiştir. Bu filmde de 19.yüzyıldan günümüze gelmiş bir adamla 21.yüzyılda yaşayan bir kadının birbiriyle olan aşkı anlatılıyor. Başrollerde Meg Ryan ve Hugh Jackman olması da ayri bir tat tabi.İzledikçe böyle adamlar nerede yahu? sorusunu sorup 19.yüzyılda kaldığını Leopold'un giyim tarzından hemen anladım. 
     Aslında sadece erkeklere yüklenmek olmaz. Günümüzde insan ilişkileri fazla basite alınıyor. Kadının erkeğe, erkeğinde kadına verdiği değer ne yazık ki günden güne içler acısı bir hal almakta.
     Bir de kadına şiddetin oldukça fazlalaştığı şu günlerde kadına değer verilen onu önemli hissettiren bir film olması çok hoşuma gitti. Aslında romantık tarzda bir film ama ben öğretici ve bazı degerlerimizi hatırlatıcı bir film olarak da buldum. Amerikanvari filmlerde kadın erkek ilişkilerinin çoğunun basite alındığını düşünenlerdenim. Kadınla adam ne ara birbirinden hoşlandı anlayamadan hoop birlikte oluveriyorlar. Tamam bizim Yesilçam filmerindeki gibi verem olan kızlar kör kalan erkeklerde beklemiyorum ama biraz duygu eksikliği olduğu aşikar bence. Yabancı yapımların çoğunda bunu eksik bulurum.                                                            Yani demem o ki arkadaslar izledim ve hoşuma gitti açıkçası. Çok mu harika?🙌 Mutlaka izlemeli miyim?🙌derseniz evet diyemem ama zaman kaybı da asla olmayacaktır. Romantik tarza bir izlemek istiyorum ama kendimi parça kesek etmeden rahat rahat izlemeliyim diyorsanız buyrun izleyin efendim.