Hepinize merhaba arkadaşlar. Bir önceki yazimda Bana Adını Sor filminin tanıtımını yapmıştım. Bu yazimda da filmle ilgili yorumlara yer vereceğim.
Film kendi türünde oldukça başarılı. Konusu bakımından farklı ve sıradan değil. İzlerken de sıkılmıyorsunuz. Oyuncu kadrosu da gayet güçlü. Ben zaten Engin Hepileri'yi çok severim oldukça başarılı bir oyuncu. Özge Borak'ın da bu filmdeki rolünü çok sevdim. Bundan sonra paylasacaklarimi eğer filmi izlemediyseniz okumayiniz çünkü spoiler icermekte.
Film Hakan(Engin Hepileri) ve Yasemin(Özge Borak) ın birlikte açtıkları restoran ve arkadaşlıklarını gösteren sahneler ile başlıyor. Bir giriş niteliğinde diyebiliriz.
Daha sonra Hakan Merve'yle tanışıyor aslında hayatını kurtarıyor. Annesi ve nişanlısıyla yolda yürüyen Merve ayakkabısının bağı cozuldugu için yolda durup ayakkabısını bağlamaya başlıyor. Tam o esnada arkadan bir araba Merve'ye doğru geliyor kornaya basıyor ama kızımız duymuyor ve esas oglan Hakancik kizimizi çekip kurtarıyor. Buraya kadar normal ve olabilitesi yüksek bir olay. Ancak kızı yakalayıp havada birbirlerini keserek döne döne yere dusmeleri biraz komik mi durmus sanki ne.
Ve tabi pembe kalper havada uçuşur aşık olurlar. Bu arada Hakan bir piyanisttir. Merve de nişanlısı ve annesiyle birlikte Hakan'ın piyano çaldığı restorana gelirler. Esas oglanimiz kızımız için vurur saza:))) Ancak bilmediği bir şey vardır kızımız sağırdır duymuyordur. Bunu daha sonra öğrenmiştik ama öğrenene kadar ben kızın sağır olduğunu anlamamıştım. Sonradan aaa demek ondan öyleymiş evetttt ondan boyleymis dediğim bir iki sahne oldu. Bu sahnelerden birisi arabanın kıza korna çaldığı ve kızın duymadığı sahne.
Restoran sahnesinde de Yasemin'in Hakan'ı izlemesi hostu. Ama Hakan da ne yazık ki Merve'yi kesiyordu o esnada. Yasemin için burada biraz uzulmustum. Çünkü Hakan'a piyano çalarken giysin diye üzerindeki smokini o almıştı.
O akşamda restoranın açılışını kutlamak için Yasemin ve Hakan dışarı çıkacaklardır. Yasemin hazırlanır çok da güzel olur ama Hakan gitmiştir. Tahmin edin kime????
Yasemin'i yaşadığı hayal kırıklığı ve utanma duygusuyla gözyaşları doker. Yine Yasemin'e baya uzulmustum.
Bu tesadüfi karşılaşmalar sonucu Hakan ve Merve bulusmaya başlarlar. Hakan Merve'nin işitme engelli olduğu öğrenir. Merve'nin Hakan'a duymamanin nasıl birşey olduğunu elleriyle kulaklarını kapatarak gösterdigi sahne oldukça iyiydi. Sonrasında Hakan müziğin etkisiyle tozları uçurarak kıza duymayı göstermişti. Bu da anlamlı bir sahneydi efendim.
Merve'nin evleneceği gün Hakan Merve'yi kaçırır ve eve getirir. Yasemin de yavrum kiyamam Hakan'ın eve gelmesini pencerede bekler. Kapıyı bir umutla acar Hakan'i yalnız karşısında görünce sevinir ancak arkasında Merve belirir ve Yasemin büyük hayal kırıklığına uğrar.
Bu günün gecesi yağmurda Yasemin'in ağladığı sahne oldukça etkileyiciydi. Bunda arka fonda çalan müziğinde büyük etkisi olduğunu dusunuyorum. (Leman Sam -Gül güzeli) Yasemin için uzulmeyen yoktur herhalde.
Merve zengin bir ailenin kızı olduğundan Hakan da Merve'yi mutlu etmeye çalışır. Bütün parasıyla gezip tozarlar. Hakan artık işe gitmez ve bu durum restoranı olumsuz etkiler. Zamanla zarar etmeğe başlarlar ve restoran kapanma noktasına gelir. Bu esnada da Hakan'ın hastalığı yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Piyano çalarken elleri titrer ve artık çalamamaya başlar. Bir gün bayılır ve hastalık kendini göstermiş olur.
Hakan huntington hastasıdır. Bu hastalık ona annesinden genetik olarak geçmiştir. Hastalık zamanla etkisini göstermeye başlar. Konuşamama yürüyememe gibi belirtiler ilerleyerek devam eder. Başta Merve Hakan'ın yanındadır ama Hakan arada sırada unutmaya başlar. İnsan hafızası sondan başa doğru unuttuğu için hep Merve'yi unutur ve hatırlamaz. Bir gün Merve ilacını vermek için Hakan'ın yanına gelir ve o Merve'yi tanimaz. "Yasemin'i arıyorsanız icerdedir" der ve bu Merve için artık son nokta olur. Herşeyi bırakıp annesinin evine dönmeye karar verir. Yasemin Hakan için Merve'yi vazgeçirmeye çalışır ancak başaramaz. Hakan'in iyiligi icin onlari bir arada gormeye katlanmaya calisir bir nevi. Sevdiği adam için büyük fedakarlıklar yapmıyor mu sizce de?
Filmde bundan sonra çok etkileyici sahneler vardı. Engin Hepileri hastalığı ustalıkla canlandırmış. Ben oyunculuğunda hiçbir yapaylik görmedim. İnandırıcılık çok iyiydi. Bundan sonra Yasemin'le Hakan'ın aşkı başlıyor. Evleniyorlar. Hastalık nedeniyle Hakan'ın eli titriyordu da Yasemin ile (adını hatırlayamadım) kaşık kullanmayı bırakıp çorbayı kaseden icmislerdi. Bu sahne oldukça etkileyiciydi.
Daha sonrasında Yasemin Hakan için bir suru şey yapmaya devam etti hep yanında oldu onunla ilgilendi.
Bir de filmin en etkileyici ve kilit sahnesi var ki ondan bahsetmezsem olmaz. Hakan'ın Yasemin'den isteği eminim hepimizi çok üzmüştü. O sahne esnasında Hakan'ın annesiyle ilgili gerçeği de öğrenmiştik. Hakan istekte bulunurken "bana adını sor" demişti ve filmin adının geldiği kilit noktayı da öğrenmiş olduk. Cidden iyi dusunulmus ve güzel yerleştirilmişti. O sahnede de oldukça etkilenmistim.Bu arada Yasemin'in üzerindeki elbise dikkatinizi çekti mi bilmem ama Hakan'ın onu bırakıp Merve'nin yanına gittiğinde giydiği elbiseydi. Bu detay da gayet iyi olmuştu.
Filmin sonuyla ilgili foto paylaşmayacagim çünkü oldukça üzücü sahneler vardı. O sahnelerde etkilenmemek elde değil. İyi bir dram filmi bence amacina ulaşıp bizleri bir güzel ağlatmayi basariyorlar. Ben izlemeye değer olduğunu dusunuyorum. Filmle ilgili birkaç yerde olumsuz yorumlara rastladım. Olabilir herkes beğenmek zorunda değil. Ancak dram turunu seven birinin izleyip de begenmeyecegini dusunuyorum açıkçası. Çünkü konu bakımından oldukça farklı bence. Yer yer sasiriyosunuz beklenmedik şeyler çıkıyor karşınıza. Hanı bazi filmler vardır izlerken ne olacağını tahmin edersiniz ve o olur. Bu filmde tahmin edemiyorsunuz. Bir de sevdiginiz insani hasta olarak gorup hicbirsey yapamamani nasil bir duygu oldugunu biliyorsaniz etkilenmemeniz mumkun degil. Kıssadan hisse izleyin efendim. Şimdiden iyi seyirler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder